Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" programında önemli açıklamalarda bulundu.
“GÖZÜ DÖNMÜŞ NETANYAHU…”
Erdoğan, "Gözü dönmüş Netanyahu hükümeti, öldürmekten zevk alan seri katiller gibi her gün onlarca kadını, çocuğu, yaşlıyı, bebeği hunharca katlediyor." İfadesini kullandı.
FİLİSTİNLİ KADINLARA DESTEK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Katliam şebekesinin barbarlıkları karşısında Filistin'in onurlu kadınları zalime boyun eğmeyen asil duruşlarıyla tüm dünyaya, tüm kadınlara örnek oluyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, "(Filistinli kadınlara) Siyonist lobinin baskılarına aldırmadan tepkimizi gösterecek, en temel hakkınız olan yaşam hakkınızı savunmaktan geri durmayacağız." mesajını verdi.
"KADINA YÖNELİK ŞİDDET İNSANLIĞA İHANETTİR"
Erdoğan, "Kadına yönelik şiddet, insanlığa ihanettir. Eşrefi mahlukat olan insana, özellikle de kadınlara yönelik şiddet kabul edilemez bir vandallıktır." açıklamasını yaptı.
ERDOĞAN’DAN MEDYAYA: ÇEKİ DÜZEN VERİN...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kadına şiddet konusunda, sinema ve dizi sektörümüzün de artık kendine bir çekidüzen vermesi gerektiğine inanıyorum." diye konuştu.
"HAK ETTİĞİ CEZAYI ÇEKMELİ..."
Erdoğan, "Kadına el kaldıran, fiziki ya da psikolojik şiddet uygulayan herkes hak ettiği cezayı mutlaka çekmelidir, bunu temin etmek de devletin asli görevidir." diye konuştu.
CHP'YE "DİYARBAKIR ANNELERİ" TEPKİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Diyarbakır anneleri) Kadın haklarını İstanbul Sözleşmesi'ne sıkıştıran CHP yönetimi neden bu kahraman annelerin acılarına yıllardır bigane kalıyor." diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yıllardır ciğerparelerine yeniden sarılmak için mücadele veren Diyarbakır annelerinin feryatlarına kulak tıkayanların samimiyeti elbette sorgulanır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eski genel başkanın parti içi darbe ile emekliye sevki ve seçim sürecinin tamamlanmasıyla CHP'nin helalleşme tiyatrosu da tümden rafa kaldırıldı." şeklinde konuştu.
Göreve geldikleri ilk günden beri, her biri kendi alanında devrim niteliğinde pek çok adım attıklarını vurgulayan Erdoğan, bireysel, sosyal, ailevi, iktisadi ve siyasi düzlemde kadınların haklarını güçlendirecek, onları destekleyecek sayısız projeyi devreye aldıklarını söyledi.
Bu alandaki hukuki düzenlemelerin en önemlisinin 2012'de çıkardıkları Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yasanın çıkmasıyla ülkemiz kadına yönelik şiddetle mücadelede en kritik eşiği aştı, devletimizin 'Şiddete Sıfır Tolerans' politikası çok güçlü bir hukuki zemine kavuşmuş oldu. Şunu açık ifade etmek isterim; 6284 Sayılı Kanun kadına karşı şiddetle mücadelenin çerçevesini başka hiçbir sözleşmeye veya belgeye ihtiyaç hissettirmeyecek şekilde kesin ve kati olarak çizmiştir. Muhalefetin, İstanbul Sözleşmesi üzerinden ısrarla yürütmek istediği sanal tartışmaların hiçbir dayanağı yoktur. 'Sözleşme yaşatır' sloganı da marjinal kesimlerin ideolojik kavga aparatı olma dışında hiçbir anlam taşımıyor. Esasen bu sloganların arkasına saklananlar bize örnek gösterdikleri Batılı ülkelerdeki vahim tabloyu ya bilmiyor ya da bilmek, görmek istemiyor."
"TÜRKİYE, EKSİKLİKLERİNİ TAMAMLAMIŞ YEGANE ÜLKE"
Avrupa Parlamentosu'nun Avrupa Birliği genelinde ilk kez uygulanacak kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleye ilişkin direktifini bu yılın ortalarında kabul ettiğini kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Direktifin yayınlanma sebebi, AB üyesi ülkelerin kadına yönelik şiddetle mücadeleyi iç mevzuata aktarmada hızlı hareket etmemesi ve var olan mevzuatlarında yeterli düzenlemeleri yapmamasıydı. Parlamento, üye devletlere hükümleri uygulamak için 3 yıl süre tanıdı. İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan ülkelerin yarıdan fazlası metne çekince koymuş, 7 ülke ise iç hukukunda hiçbir düzenleme yapmamıştır. Diğer bazı ülkeler ise bu konuda son derece kısmi düzenlemeler yapmıştır. Türkiye, sözleşmeden çekilmesine rağmen hem iç hukuk mevzuatında hem de 6284 Sayılı Kanunla konuyu kapsamlı ele alan ikinci mevzuatlarıyla bu mücadeledeki eksikliklerini tamamlamış yegane ülkedir. Avrupa'da Türkiye dışında bu hususta müstakil kanun yapan başka bir ülke bulunmuyor. O zaman da söyledik, bugün tekrar altını çizerek vurguluyorum. Muhalefetin iddialarının aksine sözleşmeden çekilme ile hükümetimizin kadına yönelik şiddetle mücadele iradesi arasında hiçbir illiyet bağı yoktur. Bu adım, her türlü şiddetle mücadelede kararlılığımızı asla eksiltmemiş, geriye götürmemiş, asla törpülememiştir."
MUHALEFETE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ELEŞTİRİSİ
Erdoğan, Türkiye'nin kadına şiddet konusunda 2011'den önce olduğu gibi 2020'den sonra da ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeleri yaptığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunu da ifade etmek durumdayım. Bize bu iftiraları atanlar maalesef hükümetlerimizin bu süreçte hayata geçirdiği her biri bir dönüm noktası olan gerçekleri de gizlemektedir. Bakınız 2005'teki kapsamlı Türk Ceza Kanunu düzenlemesine kadar ceza kanununda kadına yönelik şiddet suç olarak bile tanımlı değildi. Kadına karşı şiddet, AK Parti iktidarında tanımlanarak nitelikli suç haline getirildi. Bu suçun katalog suç haline getirilmesi, boşanılmış eşe karşı işlenen suçun tıpkı nikahlı eşe işlenmiş gibi ceza alması, iyi hal uygulamasının kaldırılması gibi adımlar da 2020'den sonra atılmıştır. Hasılı Avrupa Parlamentosu'nun 51 maddelik direktifinde belirtilen bütün hususlar gerek 6284 Sayılı Kanunla gerek iç hukuk düzenlemeleriyle katbekat fazlasıyla yerine getirilmiştir.
"SÖZLEŞME DEĞİL KANUN YAŞATIR"
Öyle ki KADES, ihtiyaç halinde mağdurun kimliğinin ve adresinin değiştirilmesi ile elektronik kelepçe gibi tedbirleri biz şu an uyguluyoruz. Dolayısıyla sözleşme değil, kanunlar yaşatır. Bunun yanında, kadına yönelik şiddetle mücadele için hazırladığımız eylem planlarını kararlılıkla takip ediyoruz. Şiddet önleme ve izleme merkezlerimizle, sosyal hizmet merkezlerimizle, kadın konuk evlerimizle, mağdur destek sistemimizle ve eğitim çalışmalarımızla bu alanda takdir edilen bir yere geldik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu süreçte, kadınlara yönelik toplumda yerleşmiş dini ve kültürel hiçbir temeli bulunmayan yanlış algılarla, yanlış davranış biçimleriyle de yoğun bir şekilde mücadele ettiklerini bildirdi.