Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Tarım ve Orman Bakanlığınca düzenlenen Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yapımı tamamlanan 564 Tesisin Toplu Açılış Töreni'nde konuştu.
"SUYA ERİŞİM BEKA MESELESİDİR..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temiz su kaynaklarına erişim bir beka meselesidir. Pek çok alanda gecikme telafi edilebilir, ama su konusunda yaşanacak en ufak bir gecikme telafisi imkânsız sonuçlar doğuracaktır. Türkiye olarak bu anlayışla geniş bir yelpazede kritik adımlar atıyoruz” dedi.
“MUHALEFET İHMALKAR DAVRANIYOR”
Diğer yandan kamuoyundaki yaygın ve yerleşik kanaatin aksine Türkiye'nin su zengini olmadığını, su stresi yaşayan bir ülke olduğunu her fırsatta hatırlattığını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu yüzden boşa harcayacak, israf edecek, verimsiz kullanacak bir damla suyumuz olamaz. Su kaynaklarımızı kirletmeyi, bu ülkeye yapılmış en büyük ihanetlerden biri olarak görüyoruz. Devlet olarak tüm kurumlarımızdan, tüm vatandaşlarımızdan bu hususta azami hassasiyet göstermelerini bekliyor, bunu arzu ediyoruz. Muhalefet partileri su kaynaklarımızın bilinçli kullanımı, ormanlarımızın korunması, deniz ve akarsularımızın temiz tutulması noktasında ihmalkar davranıyor. Suyumuzun parmaklarımızın arasından akıp gitmesine hiçbir kardeşimizin izin vermeyeceğine inanıyorum. Bu vesileyle çiftçilerimizi, sanayicilerimizi ve tüm vatandaşlarımızı, Su Verimliliği Seferberliği'mize destek olmaya çağırıyor, suyun kadri kıymetini bilen tüm kardeşlerime de buradan tekrar teşekkür ediyorum."
"LAF GELİNCE ÇEVRECİLER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada bir acı gerçeği ifade etmeden de geçemeyeceğini belirterek şöyle devam etti:
"Su israfının önlenmesi ve çevre konusundaki hassasiyetimiz, maalesef muhalefet cenahında yeterince makes bulmuyor. Genel merkez yöneticileri ve belediye başkanlarıyla muhalefet partileri, su kaynaklarımızın bilinçli kullanımı, ormanlarımızın korunması, deniz ve akarsularımızın temiz tutulması noktasında, en diplomatik tabirle, ihmalkar davranıyor. Çevreyle ilgili meseleleri istismar etmeye gelince varlar ama çevrenin korunmasına, çevrenin temizlenmesine gelince ara ki bulasın. Ne istedikleri ne yapmaya çalıştıkları belli değil. Çevre politikalarının çerçevesi de aynı şekilde tutarsızlıklarla dolu.
Lafa gelince 'çevreciyiz', 'doğayı seviyoruz' diyorlar ama İzmir Körfezi'nin kirlenmesini önleyecek dişe dokunur hiçbir adım atmıyorlar. Balıklar ölmüş, kötü koku almış başını yürümüş, bunların umurlarında dahi değil. Bundan 30 sene önce kokudan ve kirlilikten kurtardığımız Haliç konusunda da aynı umursamazlık, aynı ciddiyetsizlik söz konusu. Boğaz'ın incisi olan Haliç, maalesef günden güne 1994 öncesi durumuna geri dönüyor."