1999’daki seçimlerde Fazilet Partisi'nden İstanbul Milletvekili olarak seçilen Türk akademisyen, siyasetçi ve diplomat Merve Kavakcı, o dönemde görevine başlamadan milletvekilliği düşürülmüştü.
28 Şubat’ta başörtüsü zulmünün tırmandığı yerlerden biri de TBMM’ydi.
Meclis'e giren ve Türkiye’nin ilk başörtülü milletvekili olan Merve Kavakçı’nın yemin etmesi engellenmişti.
ECEVİT'TEN KAVAKCI'YA SKANDAL SÖZLER!
Merve Kavakcı, TBMM’ye girdiğinde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, kürsüden yaptığı konuşmada, "Türkiye'de hanımların giyim kuşamına, başörtüsüne özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor. Ancak burası hiç kimsenin özel yaşam mekanı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar, devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu kadına haddini bildiriniz." şeklinde skandal ifadeler kullanmıştı. Bu olay Türk siyaset tarihine kara leke olarak geçmişti.
“ERDOĞAN OLMASAYDI BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI KALKMAZDI”
Bir dönem Türkiye Cumhuriyeti Kuala Lumpur (Malezya) Büyükelçiliği görevini de yürüten Merve Safa Kavakcı, en son 2024 yılında yaptığı açıklamada "Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dirayeti, vizyoner bakış açısı, demokrasiye bağlılığı olmasaydı başörtüsü yasağı 2013'te, 2017'ye kadar süren bir süreç sonucunda bugün de kalkmazdı. Bundan da son derece eminim." demişti.
MERVE KAVAKCI’NIN ANNESİ ÜLKE TV’YE KONUŞTU
Merve Kavakcı, annesi Prof Dr. Gülseren Gülhan Kavakcı, Ülke TV’de ekranlara gelen “Yaşadığımız Günler” programına önemli açıklamalarda bulundu.
İstanbul Beyazıt doğumlu olan Gülseren Gülhan Kavakcı, “Koca Ragıp Paşa İlkokulu’nda okulu bitirdikten sonra, babam mütedeyyin (dindar) bir askerdi ve daha korumalı olacağını düşündüğü için Avusturya Lisesi’ne beni vermek istedi. Orada tahsilime başladım. Sadece o zamanlar kız ortaokulu vardı. Sonra lise karışıktı. Ben ortaokulu orada bitirdim. Bu okul misyoner okuluydu. Hocalarımızın hepsi rahibeydi. Değişik bir ortamdı. Hemen ilk gününden itibaren Almanca konuşmaya başladılar. Bizden de aynı şeyleri beklediler. Allah’a çok şükür sıcak ortamda güzel arkadaşlarım oldu." şeklinde konuştu.
“RAHİBELER YAPABİLİYOR DA BEN NİYE YAPAMIYORUM DEDİM”
İstanbul Kız Lisesi’nde lise öğrenimini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Alman Filolojisi Bölümü'ndeki öğrencilik hayatını anlatan Kavakcı, "Benim rahatsızlığım vardı; hemen camiye koşuyor ve yolda başımı örtüyordum. Orda namazımı kılıyordum ve geri dönüyordum. Bu durum yani; başörtüsünü takıp çıkarmaktan rahatsız oluyordum. İkiyüzlülük gibi... Üniversitede 3. sınıftaydım ve başımı örtmeye karar verdim. Bana rahibeler bir nevi örnek oldu. 'Benim ülkemde onlar yapabiliyorlar da ben bu cesareti niye gösteremiyorum' diye." ifadelerine yer verdi.
Başörtüsüne bürünme kararı almasını babasına söylediğinde çok sevindiğini aktaran Gülseren Gülhan Kavakcı, "İki cebinde de ne kadar para varsa hepsini masanın üstüne koydu. Babam bana ‘Bunlarla koş kendine en güzel başörtülerini al’ dedi. Allah rahmet eylesin. Arkadaşlarım, hocalarım başımı örtmeme tepki göstermedi." dedi.
EDEBİ ESERLERİN GİZLİ KAHRAMANLARININ HİKAYESİ
Birbirinden değerli edebi eserleri kaleme alan usta ellerin hikayesi “Yaşadığımız Günler” ile Ülke TV ekranlarına taşınıyor. Yaşadığımız Günler, pek çok esere imza atmış yazarları, şairleri, edebiyatçıları, ilahiyatçıları, düşünce insanlarını konuk ediyor ve hayat hikayelerini bizzat kendilerinden dinliyor.
Bambaşka dünyalara kapı açan edebi eserlerin yazarlarının hisleri, düşünceleri, bilinmeyen yönleri ve karşılaştıkları zorlukları bizzat kendilerinden öğrenen Yaşadığımız Günler, izleyenlerini merak dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Okuyucusuna hayaller kurduran, kimi zaman güldüren kimi zaman ağlatan kimi zaman da eşsiz duygular yaşatan bu eserlerin yazarlarının hayalleri neydi peki? Onların hayat serüveni romanlardaki gibi mutlu sonla mı bitiyordu yoksa hüzünlü bir son mu?
Edebi eserlerin yazarlarının bilinmeyen yönleri ve merak uyandıran hayat hikayeleri ‘Yaşadığımız Günler’ ile her Pazar 14:00'te Ülke TV’de…